Cevdet Yılmaz: Türkiye doğrudan uluslararası sermaye konusunda daha aktif bir döneme giriyor
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, mayıs ayındaki Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde siyasi belirsizliklerin ortadan kalkmasıyla, Orta Vadeli Program, 12. Kalkınma Planı ve 2024 bütçesi ile bazı alanlarda güncellenen politikalarla siyasi belirsizliklerin de ortadan kalkacağını varsaydığını ve beklediğini belirtti. Önümüzdeki dönemde doğrudan uluslararası sermayede daha hareketli bir döneme girilecektir. söylenmiş.
12. Kalkınma Planı TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi.
Kalkınma Planı görüşmeleri sırasında milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye’nin demografik fırsat döneminin 2040’lı yıllara kadar devam edeceğini belirtti.
Dünya Bankası’nın ülkeleri düşük, alt orta, üst orta ve yüksek gelirli ülkeler olmak üzere dört kümeye ayırdığını belirten Yılmaz, Türkiye’nin AK Parti iktidarı başladığında alt orta gelir ligindeyken, üst orta gelir grubuna kadar yükseldiğini söyledi. Son 20 yılda gelir ligi’nde yer aldı ve şu anda yüksek gelirli ülkeler liginin eşiğinde. Öyle olduğunu kaydetti.
Orta Vadeli Program (OVP) ile Türkiye’nin 2026 yılına kadar yüksek gelirli ülkeler ligine geçeceğini düşündüklerini belirten Yılmaz, bunu düşük işgücüyle değil, yüksek teknoloji, daha fazla teknolojik üretim ve katma değerle başaracaklarını söyledi.
Yılmaz, “Başta eğitim olmak üzere yapacağımız yatırımlarla, yatırımla ilgili yapacaklarımızla, emeğimizin değerini ve kalitesini artırarak, daha donanımlı insan gücü yaratarak, katma değeri daha yüksek bir ülke haline gelmeniz gerekiyor” dedi. Teknoloji ve girişimcilik ortamını güçlendirerek, kurumsal yapımızı geliştirerek, Türkiye bunu başaracak ve yaşlanmadan zenginleşecektir.” “Burada hiç tereddüt etmiyorum.” söz konusu.
Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin sistemli göçe ihtiyacı olduğunu ve sistemsiz göç için çaba göstermeye devam edeceklerini belirterek, “Tabii ki öncelikle vatandaşlarımızı daha fazla teşvik ederek, mesleki eğitim ve diğer yöntemlerle bu eksiklikleri gidermeye çalışmalıyız. Ama çözemediğimiz noktada belli oranda düzenli göçün sağlanmasını, ülkelerin daha bilinçli olmasını istiyoruz.” “Bir şekilde seçim yaparak, nereden, ne kadar göç alacağımıza iyi karar vererek, planlayarak bunu yapmamız lazım.” dedi.
“Son 20 yılda Türkiye’ye 260 milyar dolara yakın uluslararası sermaye çektik.”
Gayrimenkul dışında doğrudan uluslararası sermayeyi çekmek için çaba sarf ettiklerini anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
“Önümüzdeki dönemde çalışmalarımız daha da yoğunlaşacak. Türkiye’de özellikle Mayıs seçimleriyle birlikte siyasi belirsizliklerin ortadan kalkması 5 yıllık bir perspektifin açılmasına, diğer taraftan Plan’la birlikte siyasi belirsizliklerin de ortadan kalkmasına neden oldu. Son dönemde hazırladığımız Orta Vadeli Program ve bütçemiz ile bazı alanlarda güncellenen politikalarımız hep birlikte, önümüzdeki dönemde doğrudan uluslararası sermaye açısından daha aktif bir döneme gireceğimizi iddia ediyor ve bekliyorum. Bunu da görüşmelerimizden biliyoruz. Son 20 yılda 260 milyar dolara yakın uluslararası sermayeyi Türkiye’ye çektik. Kim gelip ülkemize yatırım yapar, istihdam sağlarsa, “İhracat yapıyorsa, teknoloji getiriyorsa bizim şirketimizdir. Biz bu perspektiften bakıyoruz.”
Bazı Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin, AB’yi ulusal çıkarları uğruna Türkiye’ye karşı kullandığına dikkat çeken Yılmaz, bunun AB’ye üyelik sürecini tıkadığını ifade etti. Yılmaz, “Hep şunu söylüyorum. İki Avrupa var. Biri bizim de üyesi olmak istediğimiz bir Avrupa; demokratik, piyasa ekonomisine dayalı, dünyaya açık, belli medeniyet değerlerini savunan, Avrupa’nın bir parçası olmak istiyoruz.” kozmik değerleri savunuyor. Biz de aslında hep birlikte bunun bir üyesi olmak istiyoruz. Ama “Bir de kimlik siyaseti yapan, yabancı düşmanlığı yapan, demokrasinin gereği Müslümanlara, Türklere, yabancılara yönelik nefret suçlarını meşrulaştırmaya çalışan bir Avrupa var. Muhtemelen hiçbirimiz bu ikinci Avrupa’yı istemeyiz ve bu Avrupa, bizzat Avrupa için tehlikelidir.” değerlendirmesini yaptı.
“5 milyona varan emeklilik potansiyeli var”
12. Kalkınma Planı’nın Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve uyum sürecine ilişkin çalışmaları içerdiğini belirten Yılmaz, “Karbon düzenlemelerinden etkilenecek kesimlere yönelik çalışmalarımız var. Burada kesinlikle bir aşamaya geldik. Çalışmalarımız belli bir noktaya geldi. Özellikle bu emisyon ticareti sisteminin kurulması konusunda belli bir olgunluk var.” “Var. Bittiğinde TBMM’nin takdirine sunacağız.” söz konusu.
Sosyal güvenlik sistemindeki açıkla ilgili soruyu yanıtlayan Yılmaz, “Bence asıl sorun, emeklilik yaşına takılanlar dediğimiz EYT sorunu. Bu yıl 2 milyondan fazla kişi buradan emekli oldu ama” dedi. Toplamda 5 milyona varan bir potansiyel var. Bunlar zamanla sisteme girecek. Yıl sonuna kadar da gerçek sisteme girecekler.” “Girenlerin etkisi önümüzdeki yıllarda daha görünür olacak.” dedi.
(Devam edecek)